Kûyundan o şûhun dil-i rüsvâ ile geçdik


mef'ûlü mefâîlü mefâîlü faûlün


Kûyundan o şûhun dil-i rüsvâ ile geçdik
Her hatvede bin şekve-i bîcâ ile geçdik

Cemşîd-i Sikender-menişiz câm ile gûyâ
Kim bahr-ı gamı zevrak-i mînâ ile geçdik

Dil verdiğimiz yâre nigâh-ı gazabından
Tasrîha mecâl olmadı îmâ ile geçdik

Mestâne nukûş-ı suver-i âleme bakdık
Her birini bir özge temâşâ ile geçdik

Çok fâris-i mülk-i suhanı Nâ’iliyâ biz
Rehvâr-ı girân-cünbiş-i ma’nâ ile geçdik

Günümüz Türkçesi:
1. O işveli güzelin semtinden rüsvâ [olmuş bir] gönülle geçtik. Her adımda yersiz bin şikâyetle geçtik.
2. [Elde] kadehle sanki İskender tabiatlı bir Cemşîd'iz. Zira gam denizini cam kadeh kayığıyla geçtik. 
3. Gönül verdiğimiz sevgiliye öfkeli bakışı yüzünden açıklamaya imkân olmadı, ima ile geçtik.
4. Dünya suretlerinin nakışlarına sarhoşça baktık. Her birini bir başka temaşa ile geçtik.
5. Ey Nâilî, biz söz ülkesinin nice usta atlısını mânânın ağır hareketli bineğiyle geçtik

Günümüz Türkçesi: Emrullah Yakut

Yorumlar