Su Kasîdesi [Fuzûlî]

Takdim: Eski edebiyatımız Hz. Peygamber için yazılmış binlerce beyit ve müstakil eserle süslüdür. Bu edebiyatın önemli bir kısmında güzel deyince, dilber deyince, sevgili deyince neredeyse hep ilk akla gelen odur. Asr-i Saadet'te Hassan bin Sabit ve Ka'b ibni Züheyr'in kasidelerinden başlamak üzere Arap, İran ve Türk edebiyatlarında onun için nazmedilen bütün eserlerde ona duyulan özlem ve aşk dile getirilmiştir. Türk edebiyatındaki naatler arasında onu "suyun hararetle aradığı, kapısına ulaşmaya çalıştığı sevgili" olarak tasvir eden bir tanesi vardır ki asırlar boyunca zevkle okunmuş ve hâlâ da okunmaktadır. Kasidelerin 'nesîb' yahut 'teşbîb' denen başlangıç bölümlerinde, şairlerin gerek şiir sanatındaki kudretlerini göstermek, gerekse methedecekleri şahsın övgüsüne güçlü ve etkili bir üslûpla başlamaya zemin hazırlamak üzere bir tabiat yahut güzel tasviri ile başlamaları edebî bir gelenektir. Ancak bizim edebiyatımızda pek çok örneği görüldüğü üz...

Kasîde-i Ramazâniyye [Koca Râgıb Paşa]


1. Ne aceb sür‘at ile geldi bu yıl mâh-ı sıyâm / Çekdi bir baş gelüp belde-i Bâgdâd’a licâm

Bu yıl Ramazan ayı ne şaşırtıcı bir hızla geldi! Bağdat şehrine bir baştan gelip dizginleri çekti.

2. Giceyi gündüze katmış ne şitâb ile gelür / Müjde-i ‘ıyda gider sanki mübârek ikdâm

Geceyi gündüze katarak öyle bir hızla geliyor ki, mübarek gelişli, sanki bayram müjdesini vermeye gidiyor.

3. Şöyle bir gaflet ile basdı ki tasvîr idemem / Gûyiyâ bezmi basan şahne gibi bî-hengâm

Öyle bir gafletle bastı ki, bunu tasvir edemem. Sanki eğlence meclisini ansızın basan bir zabıta gibi...

4. Kesdiler mey-gededen bade-perestân ayağın / Görüp el virdigin 'âlem-i âba eyyâm

Günlerin içki meclisine el verdiğini görünce içki düşkünleri meyhaneden ayaklarını kestiler.

5. Oturuşdı tek ü pûy-i ney ü meyden rindân / Zahidân eylediler şimdi terâvihe kıyâm

Rindler ney ve içki meclislerine koşturmayı bıraktı, zahitler ise şimdi teravih namazı için ayağa kalktı.

6. Ramazân hürmetine arkası mihrâbdadur / Cümleye itse tasaddur var şimdi imâm

İmam şimdi herkesin önüne geçse de Ramazan ayının hürmetiyle sırtı mihraba dönüktür.

7. Ehl-i keyfün kem olur hvâhişi savma zîrâ / Viremez tab'-ı sehâ-pîşesi imsâke nizâm

Keyif ehlinin oruç tutmak isteği azalır, çünkü cömertlik huyuna sahip tabiatleri, cimriliğe (tutmaya) uyum sağlayamaz.

8. Müşkil olsa ne aceb farkı melekle beşerün / Za‘f-ı imsâk ile hep buldı letâfet ecsâm

Melekle insan arasındaki farkın anlaşılması zor olsa da şaşırmamak gerek; oruç zayıflığı ile herkesin bedenine bir zarafet geldi.

9. Hoş gelür dilber-i billûr-beden vaslından / Vakt-i iftâre gelen nârgil-i sîm-endâm

İftar vakti gelen gümüş endamlı nargile; kristal bedenli güzel bir sevgilinin vuslatından daha hoş gelir. 

10. Neş’e-i sofra-i bezmi viriyor hân-ı fütûr / Şerbet-i kâse olup câm-ı şarâb-ı gül-fâm

Şerbet kâsesi, gül renkli şarap kadehini andırmasıyla; iftar sofrası [içki] meclisi neşesi veriyor.

11. Şimdi germiyyet ü ülfet de cevâmi'de olur / Döndi tâhûne-i bî-âba harâbât-ı zihâm

Şimdi sıcaklık ve dostluk, artık camilerde yaşanır, kalabalık meyhaneler ise susuz bir değirmene döndü.

12. Sanma mâh-ı nev-i rûze felek ihdâ idecek / 'Iyd içün tevsen-i ikbâline bir sîm licâm

Oruç ayının hilali (Ramazan’ın yeni ayı) sanma! Gökyüzü bayram için talihinin huysuz atına gümüş bir gem hediye edecek.

13. 'Alem-i nusretine yâ eyle bir zer-i mehce / Ya ola şâtırına hançer-i zerrîn-niyâm

[O hilâli,] zafer sancağın için ya bir altın hilal yap, ya da muhafızına altın kınlı bir hançer olsun.

14. Âsumân-pâye Ferîdûn-haşem Ahmed Paşa / Olsa şâyeste silâhşöri olurdı Behrâm

Mertebesi gök, hizmetçisi Feridun [olan] Ahmed Paşa! Behram silahşoru olsa yakışırdı.

15. Hâtem-i bezm-i sehâ saf-şiken rûz-ı vegâ / Âb-rûy-ı vüzerâ Âsaf-ı mergûb-ı enâm

16. Nükte cem' olmadığına dü cihânun bu yiter / Ger olaydı ikisin birden iderdi en'âm

17. Kûhlar lerziş-i bîmi ile bahr-i sîm-âb / Nice tâb-âver olur satvetine Rüstem ü Sâm

18. Cevelân itse olur fikr-i sebük-pervâzı / Nice müşkil ise âğâzdan evvel encâm

19 Fehm ile dikkat olınsa her iki tedbîre / Bulunur cümle bunun pûhte Âristo'nun hâm

20. Şîve-i lutf ile üslûb-ı hakîmâne ile / Ne Aristo ki Felâtünları eyler ilzâm

21. Rütbe-i câhına nisbet felegün rütbesi pest / Rütbe-i kadrine kûtâh kemend-i evhâm

22. Olmasa dâ'ire-i haşmetine teng eğer / Nüh felek idi tokuz kubbeli bir çetr-i benâm

23. Âb-ı ihsânı mecârî-i merâme cârî / Devr-i 'adlinde suyın buldı medâr-ı eyyâm

24. Pâsbân-ı reme-i halk olalı insâfı / Gürg ile eylediler 'akd-ı uhuvvet ağnâm

25. Âşiyân-sâz-ı zuyûr olalı 'adl ü dâdı / Gider âmîziş içün lâne-i şâhîne hümâm

26. Dest-gîr-i keremle komadı üftâde / Pây-ı dildâre meğer dil-şüdegân-ı nâ-kâm

27. Kaldılar ğamze-i hûbân dahi te'sîrinden / Fitneyi eyledi 'ahdinde o rütbe i'dâm

28 Zu'afa var mı nevâlî ile hep kuvvetlü / İde bî-tâb meğer âdemi idmân-ı siyâm

29. Dâverâ midhat ü evsâfuna pâyân olmaz / Nite kim derd ü gam-ı bendene yokdur encâm

30. Lîk hengâmı değil 'arz ideyim tafsîlin / İderim hazrete inhâ hele gelsün bayram

31. Fâris-i arsa-i irfân geçinürken şimdi / Yirlere urdı beni tevsen-i baht-ı bed-râm

İrfan meydanının süvarisi geçinirken şimdi talihimin dik başlı atı beni yere vurdu.

32. Lâkin ümmîdim odur râyiz-i lutf ü keremün / Çıka ol kâfire bir keskin üzengiyle tamâm

33. Olsa bir kerre eger elde inân-ı fikrim / Saff-ı mazmûna göreydik nice olur ikdâm

Eğer bir kez fikrimin dizginleri elimde olsa, mazmun [ordusunun] safına nasıl dalınacağını görürdük.

34. Hele kalsun bu şikâyet varak-ı dîgerdir / Hem ider ma‘ni-i nâ-kerde murâdı îhâm

Neyse, bu şikâyet burada kalsın, başka bir sayfanın konusudur. Zaten dile getirilmemiş mana, dileği ima eder.

35. İtme ıtnâb ile tasdî‘ vakt-i nâzikdir / Râgıbâ şimdi ki hengâm-ı du‘âdır hengâm

Uzun uzadıya konuşup baş ağrıtma, çünkü nazik bir vakittir. Ey Ragıb, şu an dua vaktidir.

36. Rûzı nev-rûz u şebi kadr ü sabâsı ola ıyd / Tâ ta‘âkub ide ‘âlemde şühûr u a‘vâm

Dünyada aylar ve yıllar birbirini takip ettikçe; her günü nevruz, her gecesi Kadir ve her sabahı bayram olsun.

Yorumlar