Su Kasîdesi [Fuzûlî]

Takdim: Eski edebiyatımız Hz. Peygamber için yazılmış binlerce beyit ve müstakil eserle süslüdür. Bu edebiyatın önemli bir kısmında güzel deyince, dilber deyince, sevgili deyince neredeyse hep ilk akla gelen odur. Asr-i Saadet'te Hassan bin Sabit ve Ka'b ibni Züheyr'in kasidelerinden başlamak üzere Arap, İran ve Türk edebiyatlarında onun için nazmedilen bütün eserlerde ona duyulan özlem ve aşk dile getirilmiştir. Türk edebiyatındaki naatler arasında onu "suyun hararetle aradığı, kapısına ulaşmaya çalıştığı sevgili" olarak tasvir eden bir tanesi vardır ki asırlar boyunca zevkle okunmuş ve hâlâ da okunmaktadır. Kasidelerin 'nesîb' yahut 'teşbîb' denen başlangıç bölümlerinde, şairlerin gerek şiir sanatındaki kudretlerini göstermek, gerekse methedecekleri şahsın övgüsüne güçlü ve etkili bir üslûpla başlamaya zemin hazırlamak üzere bir tabiat yahut güzel tasviri ile başlamaları edebî bir gelenektir. Ancak bizim edebiyatımızda pek çok örneği görüldüğü üz...

RİND


"Ârif-i lâubâlî-meşreb, feylesof-ı lâ-kaydî-reviş, sûreti sâde, mu'tâdı bâde ve fakat bâtını nûr-ı irfân ile pîrâste olan hakîm." [Kâmûs-ı Osmânî]

"Ekser tâife-i mübâhiyyede hakkında isti'mâl ederler. Amma eş'ârda bâde-nûşlardan kitabet ederler" [Sûdî, Gülistân Şerhi]

"Acem ekser umûr-ı menhiyede isti'mâl ederler. Alel-husûs ki bâde-nûşlukda." [Sûdî, Hâfız Şerhi, I, 52]

"Bî-kayd ve lâubâlî ve muhyil(1) ve zîrek ve münkir mânâsınadır. Türkî'de yosma derler(2). Zâhiri melâm, bâtını selîm kimesneye ıtlâk olunur ki, melâmiyye tâifesidir." [Burhân-ı Kâtı' Tercümesi] Lâmiî'ye göre korkusuz demektir.

"Rind, ayyâr, kallâş, zarif, bâde-hâr ve kârında mutasarrıf mânâlarınadır." [Tuhfe-i Vehbî Şerhi, 49a]

Bu tariflerden rindin zahirde sarhoş ve lâubâlî meşrebli, bâtını mâmur kimselere denildiğini anlıyoruz.

Âsumân nüh tûy çarkından siper der-pîş eder

Şeyh seng-endâz-ı ta'n oldukça rindân üstüne

Nedîm

Mânâ: Şeyh (kürsü şeyhi denilen vâiz) Efendi, vaazında rindlere ta'ne taşı attıkça (atıp tutduğu müddetde) asuman dokuz kat gökten ibaret bir siperi yani kalkanı (belki semâvîler duymasın diye) ileri sürer, karşı tutar.

Bu rüzgârda âzâde-ser o rinde hased

Ki farkı himmetine sâye-i hümâ düşmez

Nâilî

Mânâ: Bu âlemde başı gâilesiz olan o rinde aşk olsun ki, maişet, çalışmak endişesiyle muztarip olmadığı için başına hümânın (devlet kuşunun) gölgesi düşmez. (Düşerse de ehemmiyeti yoktur.)

Zâhidâ etme cedel basmaz ayak savma'aya

Rind-i mihnet-zedenin meskenidir meyhâne

Sermed

Rind-i aşk sundu bize bezm-i ezelde bir câm

Aşk ile beynimizi etdi ile'l-ân te'lîf

Hanyalı Şefik

Meclis-i rind-i sebük-rûha haber ver sâkî

Bâr-ı destâr ile ol sûfi-i tefelsüf gelir

Süleyman Fehîm

Efendi biz bir alay adı sanı yok rindiz

Gürûhumuzda falân bin falânımız yokdur

Emrî

Şâirlerimiz kendilerini rind olarak tanıtmak istemişler ve hayatın tezahürlerini lâ-kaydî ile karşılayanları rindlerden saymışlardır. Rindlerin uyuşamadığı, anlaşamadığı zâhiddir ki, şiirlerinde geçen sofu, vâiz, hoca gibi tâbirler hep zâhide râcidir.

"Malûm ola ki şuarânın re'yindendir sofulara ve zâhidlere envâ-ı taarruzâtla ta'rîz eylemek. Zirâ şuarânın ekseri ayyâş ve rind-i bâde-perest olur. Anlar ise bunlara dahl u taarruz eylemekde hâli değillerdir." [Sûdî, Hafız Şerhi, I, 34a]

(1) Muhyil: Borcunu başkasının zimmetine nakil ve ihâle eden.

(2) Yosma: Zarif kıyâfetli, edâlı, işveli, iki dirhem bir çekirdek. (Lehçe-i Osmânî]

Melâm: Zemmolunmuş, kınanmış.

Yorumlar