Türkçe adı bengisudur.
Kaynağı karanlıklar demek olan zulmât, zulûmât, zulmet denilen ve menbaı meçhul diyarda bulunan sudur ki içen ölmez, dünya durdukça yaşarmış. Şark rivâyetlerindendir.
Bu suyu ibtidâ Hızır ve İlyâs Peygamberler bulup içmişler; sonra Allah bu pınarı insanların gözünden sakladığından İskender Zulümât'a kadar gittiği halde suyu bulamamıştır.
Âb-ı hayât "Seyyah İbn-i Batûta'nın Çin'de bir büyük nehre verdiği isimdir ki akreb ihtimâle göre sarısu demek olan Hung-hu veyahut mavisu demek olan Yengçe-kang nehridir. (Kâmûsu'l-A'lâm) (1)
Âb-i hayat; yani dirilik suyu Tuhfe-i Vehbî Şerhine göre mahbûbun ağzı ve can bağışlayan söz demektir. Şark edebiyatının en zengin mazmunlarından birini teşkil etmiştir.
Zulümât, Zulmât, Zulmet:
Gün yüzünden utanıp âb-ı hayât
Meskenin etti verâ-yı Zulümât
Hâkânî
Hızr eğer Zulmât'a vardı, istedi âb-ı hayât
Ben dudağın çeşmesinde âb-ı hayvan bulmuşum
Nesîmî
Zulmet'i gezdi Sikender heyhât
Anda cârî oluyor âb-ı hayât
Sermed
Muhterem Fâzıl Veled Çelebinin Âyîn-i Cem adlı hususî mecmûalarında şu mütalaaları okudum:
"Âb-ı hayât: Dirilik suyu dedikleri ne imiş, nerede imiş? Mevlânâ, Mesnevi-i Şerif'in ikinci cildi evâhirinde şöyle buyuruyor:
Ger nebînî reften-i âb-ı hayât
Benger ender cûy u în seyr-i nebât
Mevlânâ
Mânâ: Âb-ı hayâtın dünyada cereyanını görmüyorsan, meselâ dere gibi akan suya ve nebâtâtın hayât âleminde seyr ve nemasına ve türlü şekillere girip gûnâgûn nebât vesâir fevâîd vermelerine bak!
Toprağa düşen âdî tohuma bu tuğyân-ı hayâtı ve bu gûnâgûn hâsılatı bahşeyleyene âb-ı hayât denmez de ne denir? Fakat mahlûkâtın âb-ı hayâtı kendilerine göre olur. Meselâ: insanlara ait âb-ı hayâtı hükemâ içinde yetişen İskender Zulümât'ta aradı; fakat bulamadı. Niçin? Çünkü dünya ve cihân-ı manevî saltanatını birleştirmek isteyenlere bu müyesser olamaz. Onun için âb-ı hayâtı maiyetindeki hakîm, yani Hızır buldu. Ve ondan sonra hayâtı değişmedi."
Âb-ı bekâ, âb-ı câvidânî, âb-ı hayvânî, âb-ı hayvân, âb-ı Hızır(2), âb-ı zindegî, âb-ı zindegânî, âb-ı İskender... gibi tâbirler de hep âb-ı hayât demektir.
Âb-ı hayvân olsa da vaslın getirmem yâdıma
Hayli demdir şîşe-i hâtırda vardır inkisâr
Şeyhülislâm Yahyâ
Nâmına mürde iken verdi hayât-ı ebedî
Âb-ı hayvân demesin bâdesine Cem ne desin?
Vecdî
Olmayan mâye-i feyz-i ezelîden sîrâb
Âb-ı Hızrı yine Hızr olsa da rehber bulamaz
Râgıp Paşa
Leb-i cân-bahşı olunca gûyâ
İmrenirdi lebine âb-ı bekâ
Hâkânî
Söz açma Hızr ile âb-ı bekâdan
Efendim, sevdiğim, ben bildiğim ben
Bu şekker-hand ile bu kadd ile sen
Hayât-ı tâze, ömr-i câvidânsın
Nedîm
*
(1) "İbn-i Batûta'nın eserine nazaran Çin'de Sin nâmıyla maruf olan bir nehrin ismidir. Bunlar Çang-çe-kyang nehrine dökülen Nasung çayı olsa gerek." [Dâiretü'l-Ma'ârif]
(2) Âb-ı Hızr: İlm-i ledün demektir. [Tuhfe-i Vehbî Şerhi]
Yorumlar
Yorum Gönder