Haddeden geçmiş nezâket yâl ü bâl olmuş sana

1.Haddeden geçmiş nezâket yâl ü bâl olmuş sana
Mey süzülmüş şîşeden ruhsar-ı âl olmuş sana

2.Bûy-i gül taktîr olunmuş nâzın işlenmiş ucu
Biri olmuş hoy birisi dest-mâl olmuş sana

3.Sihr ü efsûn ile dolmuşdur derûnun ey kalem
Zülfü Hârut'un demek mümkin ki nâl olmuş sana

4.Şöyle gird olmuş Firengistân birikmiş bir yere
Sonra gelmiş gûşe-i ebrûda hâl olmuş sana

5.Ol büt-i tersâ sana mey nûş eder misin demiş
El-amân ey dil ne müşkil-ter suâl olmuş sana

6.Sen ne câmın mestisin âyâ kimin hayrânısın
Kendin aldırdın gönül n'oldun ne hâl olmuş sana

7.Leblerin mecrûh olur dendân-ı sîn-i bûseden
La'lin öptürmek bu hâletle muhâl olmuş sana

8.Yok bu şehr içre senin vasfettiğin dilber Nedîm
Bir perî-sûret görünmüş bir hayâl olmuş sana

Günümüz Türkçesi:
1.Nezaket haddeden geçmiş, sana boybos olmuş; şarap şişeden süzülmüş, sana al yanak olmuş. 
2.Gülün kokusu taktir olunmuş, nazın ucu işlenmiş: biri sana ter, birisi de mendil olmuş
3.Ey kalem, için sihir ve efsun ile dolmuştur. Hârût'un saçı sana kalem olmuş demek mümkündür.
4.Firengistan şöyle toplanıp bir yerde birikmiş, sonra gelmiş kaşının köşesinde sana ben olmuş. 
5.O hristiyan güzeli sana "Şarap içer misin?" demiş; aman, ey gönül, sana ne güç bir sual sorulmuş!.. 
6.Sen hangi kadehin sarhoşusun, acaba kimin hayranısın? Ey gönül, kendini kaptırdın, ne oldun, sana ne hal olmuş?..
7.Dudakların "bûse" kelimesindeki "sin" (س) harfinin dişlerinden yaralanır. Bu durum sebebiyle dudağını öptürmek senin için imkânsız olmuş.
8.Ey Nedim, bu şehir içinde senin tasvir ettiğin güzel yok; sana bir peri yüzlü görünmüş, bir hayal olmuş.
Günümüz Türkçesi: V.M.Kocatürk

Yorumlar